Davutoğlu koordinatör bakandır!

13 Aralık 2014 Cumartesi  22:36

CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, hükümetin ülkeyi hukuka bağlı olarak değil, keyfi olarak yönettiğini, kendi yaptıklarına hukuk oluşturmaya çalıştığını söyledi. İktidarın başarısızlıklarını örtmek için yeni düşmanlar bulduğunu ve ülkeli tehlikeli bir kutuplaşmaya götürdüğünü vurguladı. Türkiye’de fiili bir başkanlık sistemi olduğunu savunan Bekaroğlu, Başbakan Ahmet Davutotoğlu için de ‘koordinatör bakandır’ tanımlaması yaptı.

 



CHP’li Mehmet Bekaroğlu, partisinin Trabzon İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında, ülke gündemiyle ilgili açıklamalar yaptı. Türkiye’de gidişatın iyi olmadığını dile getiren Bekaroğlu, “Türkiye’de demokrasinin yerleşmesi konusunda çok ciddi problemler var. Türkiye giderek gerçekten çoğulcu, bütün seslere yer verildiği, herkesin kendisini ifade edebildiği, kararların demokratik süreçlerden geçerek alındığı gelişmiş bir demokrasi beklerken yavaş yavaş tek adamlı bir yönetime gidiliyor. Mevcut iktidar demokrasi konusunda verdiği sözleri yerine getirmediği gibi 2002’nin gerisine düşülmüş durumdadır. Mevcut yasaları, 12 Eylül rejimini daha da demokrasiyi açığa düşürecek şekilde revize etmeye çalışıyor. Eleştirdiğimiz 12 Eylül anayasasını delerek maalesef Türkiye’de fiili bir başkanlık sistemi devam ediyor. Cumhurbaşkanı bütün icraatları sanki kendisi yapıyor. Zaten yılbaşından sonra da bakanlar kuruluna başkanlık yapacağını açıkladı. Bu Türkiye’de ciddi bir problem.” dedi.



İktidarın yaptığı siyasetle toplumu kimlikleri, hayat tarzları, inançları üzerinden ciddi bir şekilde böldüğünü söyleyen Bekaroğlu, şöyle devam etti: “Türkiye böylesine bir kutuplaşma, toplum kesimlerinin birbirlerine karşı kışkırtıldığı böylesine başka bir dönem yaşamadı. 12 Eylül’de bir kutuplaşma oldu ama bu belli kesimler arasında oldu. Böylesine geniş bir kesimler arasında bir kutuplaşma olmadı. Türkiye bu kutuplamayı taşıyamaz. Mutlaka ve mutlaka kimlikleri, inanç tarzlarını siyaseten çıkartmamız gerekiyor. Bunlar hak ve özgürlükler alanıdır. Yaşam tarzları, kimlikler ve inançlar hak ve özgürlükler alanına alınmadıkça Türkiye’de yol alınamaz. Maalesef hükümet özellikle de cumhurbaşkanı bu konuda her tarafı kaşıyor. Her gün yeni bir söz atarak, tarihi, dini, eğitimi aklınıza gelen her alana girerek toplumu kutuplaştırıyor, bölüyor. Bu çok tehlikeli bir gelişmedir. Bunun sağlıklı bir gidiş olmadığını söylüyoruz.”



“OSMANLICA ÖĞRETMEK GİBİ NİYETLERİ YOK”


Bekaroğlu, hükümetin en başarılı alan olarak gösterdiği ekonomideki 12 yıllık büyüme ortalamasının cumhuriyet tarihinin gerisinde kaldığını dile getirdi. AK Parti’nin ekonomisinin temelinin ranta, yandaş kayırmaya dayalı bir balon ekonomisi olduğunu belirten Bekaroğlu, ekonomini bu haliyle sürdürülebilir olmadığının altını çizdi. İktidarın en başarısız olduğu alının ise eğitim olduğuna dikkat çeken Bekaroğlu, “Defalarca eğitime müdahale ettiler ama katile sorununu halledemediler. Eğitimin böyle ciddi problemler dururken Osmanlıcayı zorunlu yapalım mı yamayalım mıyı tartışıyor. Dikkat ederseniz burada Osmanlıca teknik bir kavram olarak gelmiyor. Toplumu kimlikler, yaşam tarzları ve inançlar üzerinden bölmeye ve kutuplaşmaya yönelik bir çıkıştır bu. Siz okullarda yabancı dil öğretemiyorsunuz. Doğru dürüst Türkçe öğretemiyorsunuz, Osmanlıca öğreteceksiniz öyle mi? Bunlar inandırıcı şeyler değil. Böyle bir niyetleri de yok. Amaç toplumu kimlikler üzerinden iyice kutuplaştırmak ve büyük kesimi kendisine konsolide etmeye çalışıyor.” şeklinde konuştu.



“BAŞARISIZLIKLARINI ÖRTMEK İÇİN YENİ DÜŞMANLAR ÜRETİYOR”



İktidarın bütün bu başarısızlıklarını örtmek için yeni düşmanlar bulduğunu ve onlarla savaştığını anlatan Bekaroğlu, “2- 3 yıl önce her şeyi beraber yaptığı grupları da düşman ilan etmiş. Cemaat-hükümet kavgasına bakın. Hiçbir kural tanımıyorlar. Cumhurbaşkanı bu grupla ilgili öyle şeyler sarf etti ki, insan gerçekten hayret ediyor, küçük dilini yutuyor. Dün komşu ya da bölge ülkesinin ajanları olarak ilan etti. 2 sene önce sen bütün her şeyi bunlarla beraber yaptın. Hiçbir şeyden haberin yoktu öyle mi? O zaman sen bu ülkeyi nasıl yöneteceksin. Belki bugün de öyle gruplarla işbirliği yapıyorsun ki, onların bağlantılarından hiçbir şeyinden haberin yok. Yarın bu gruplar ülkeye çok büyük zarar verebilirler belki. Nitekim o gruba yıktığı Balyoz ve Ergenekon davalarını düşünün. Sanki hükümetin bu işte hiçbir katkısı yokmuş, bunları seçim malzemesi yapmamış gibi, şimdi ‘bize ordumuza kumpas kurdular’ diyorlar. Belki de seninle beraber şu anda çalışan başka gruplar, ülkemiz kumpas kurmaya devam ediyorlar. Nasıl güveneceği, inanıp güveneceğiz. Böyle bir durumda Türkiye. Türkiye bu tabloyu, toplumdaki bölünmüşlüğü, sürdürülemez olan bu rant ekonomisini, bu balon ekonomisini ve bu dış politikaları Türkiye devam ettiremez.” ifadelerini kullandı.



“KENDİ YAPTIKLARINA HUKUK OLUŞTURUYORLAR”



İktidarı değiştirmenin tek yolunun sandık olduğunu vurgu yapan Bekaroğlu, “Demokrasinin tek şartı da sandık değildir. Sandık vazgeçilmezdir ama demokrasinin tek şartı değildir. Hukuk devleti de olunması gerekiyor. Seçilen çoğunluğun ülkeyi hukuka bağlı olarak yönetmesi gerekiyor. Bu hükümetin en büyük zaaflarından biri de hukukla problemli olmasıdır. Bu hükümet ülkeyi hukuka bağlı olarak değil keyfi olarak yönetiyor. Kendi yaptıklarına hukuk oluşturmaya çalışıyor. Şuanda Meclis gündeminde bir güvenlik paketi var. Bu paket Türkiye’yi 12 Eylül günlerine taşıyor. 28 Şubat’ta hiç olmayan, hatta 12 Eylül’de olmayan şeyler geliyor. ‘Makul şüphe’ diye müphem bir kavramla insanlar gözaltına alınacak, tutuklanabilecek, mallarına el konulabilecek. Kime göre makul şüphe. Türkiye yıllar önce somut şüphe, yani şurada şu şu dileler var diye yasa çıkarttı. Bu hükümet zamanında çıktı bu yasa. Şimdi iktidarları, işleri zorlaşmaya başlayınca makul şüphe. Bu gidiş tek parti yönetimlerde giderek totaliterleşen yönetimlerin yaptıkları şeydir. Bir ülkenin cumhurbaşkanı sarayla, binayla itibar aramaya başladığı andan itibaren korkmaya başlayacaksınız. Nitekim Türkiye korku toplumuna doğru gidiyor.” dedi.



“DAVUTOĞLU KOORDİNATÖR BAKAN”

 


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hala aktif siyasetin ortasında olmakla eleştiren Bekaroğlu, şöyle konuştu: “Elbette şuanda Sayın Başbakan Davutoğlu başbakan falan değil, koordinatör bakan. Birkaç yıl önce başkanlık tartışması yapılırken, Sayın Cumhurbaşkanı, o zaman Başbakan’dı, ‘Anayasa değişikliği yapamazsak bile mevcut Anayasa cumhurbaşkanına büyük yetki veriyor, başbakan koordinatör bakan gibidir, istediğim zaman Bakanlar Kurulu’nun başına geçerim’ demişti. Şu anda bu yapılıyor. Sayın Davutoğlu, koordinatör bakandır. 1982 Anayasası cumhurbaşkanına büyük yetkiler verirken, sorumluluk vermez. Davulu başbakanın boynuna asar, tokmağı cumhurbaşkanının eline verir. Bu bugüne kadar bu kadar açık şekilde kullanılmamıştı. Aynı anayasa ile mevcut cumhurbaşkanları oldu. Kenan Evren bile bunu bu şekilde kullanmadı. İddia ediyorum, Kenan Evren’in Cumhurbaşkanlığı dönemi de dahil cumhurbaşkanlarının yetkilerini bu kadar alabildiğine kullandığı başka dönem olmamıştır.

 

Cumhurbaşkanı falan değil, başbakan gibi hareket ediyor, konuşuyor, yönetiyor. Bir de normal başbakan olmaktan çıktı. Büyük bir korku sarmıştır Sayın Cumhurbaşkanını. İktidarı kaybedeceğinde kişisel olarak neler kaybedebileceğini çok iyi biliyor. O nedenle toplumun en önemli ve hassas yerlerine dokunarak, toplumu her gün biraz daha gerginleştirerek aktif siyasetçi gibi, parti genel başkanı gibi davranıyor. Tüm bunlar söyleyecek sözleri kalmadığı anlamına da geliyor. O nedenle Osmanlıca diyecekler, cami diyecekler, tarihin geçmişine gidecekler. Geçmişte yeniden tarih yazacaklar. Orada dostlar düşmanlar oluşturacaklar.”



Sayfa Adresi: http://www.habera.com/Davutoglu-koordinator-bakandir-haberi-217531.html